Türkiye’nin Dış Borçları
2006 sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam dış borç stoku 207 milyar
dolar. Aynı yılın sonunda GSMH'mız 400 milyar dolar olduğuna göre
demek ki dış borç yükümüz yüzde 52. Bu borcun yaklaşık 70 milyar
doları kamu kesimine, 16 milyar doları TCMB'ye, 121 milyar doları da
özel kesime ait. 206 milyar dolarlık toplam dış borcumuzun yaklaşık
42 milyar dolarlık bölümü kısa vadeli, kalan 165 milyar dolarlık
bölümü de uzun vadeli borç niteliğinde.
Türkiye, IMF ile birlikte istikrar
programına başlamadan önce, yani 1999 yılı sonunda toplam dış borç
stokumuz 103 milyar dolardı. Demek ki istikrar programıyla birlikte
dış borç stokumuz yüzde 100 artarak 207 milyar dolara gelmiş. Buna
karşılık 1999 yılında GSMH'mız 187 milyar dolardı. Demek ki GSMH'mız
da yüzde 100'den fazla artmış. Buradan çıkan sonuç Türkiye'nin dış
borçlanma yapabildiği ölçüde ekonomisini de büyüttüğü.
Merkezi yönetim dış borç stokunun ortalama vadesi 7.5 yıl. Stokun
döviz cinsinden ağırlığı dolarla. Merkezi yönetim toplam dış
borcunun yüzde 54'ü dolar, yüzde 29'u avro, yüzde 13'ü SDR, yüzde
3'ü Japon Yeni ve kalanı da çeşitli dövizlerden. (IMF'nin hesap
birimi olan SDR bugünlerde 1.52 USD'ye eşit.)
1999 yılı başında Türkiye'nin, 1994 kriziyle kullanılan stand by
desteğinin bedeli olan 165 milyon SDR'lik ödemesi dışında IMF'ye
herhangi bir borcu yoktu. 1999 yılı sonunda IMF ile girilen 17.
stand by düzenlemesiyle 800 milyon dolar tutarında kullanım yapıldı.
Sonraki yıllarda 18 ve 19. stand by düzenlemelerine girildi ve
Türkiye IMF'den 1999 yılı ile 2006 yılı arasında yaklaşık olarak 42
milyar dolar destek aldı. Bunun önemli bir bölümünü geri ödedi,
geriye kalan borcu Mart 2007 itibarıyla 8.5 milyar dolar dolayında
bulunuyor.
Hazine Müsteşarlığı'nın Mart 2007 tarihli Kamu Borç Yönetimi
Raporu'ndan derlediğim aşağıdaki tablo bunlardan öteye bir şeyler
söylüyor bize. Toplam dış borç stoku artmaya devam ediyor. Kamu
kesimindeki artış hızı kesilmiş, TCMB'nın dış borç stoku ise
azalmaya başlamış. Buna karşılık özel kesimin dış borç stoku artıyor.
Özel kesimin yalnızca dış borç stoku artmış olsa pek bir sorun
olmayacak. Stokun GSMH'ya oranını gösteren özel kesim dış borç yükü
de artıyor. Yani kamu kesimi ve TCMB'nin dış borçlanmada boşalttığı
yeri özel kesim hızla dolduruyor. Eğer özel kesimin kaynakları daha
verimli kullandığına inanıyorsak, kamu kesimi yerine özel kesimin
dış borçlanma yapmasının daha olumlu olduğunu kabul ederek teselli
bulabiliriz. Ne var ki özel kesimin dış borçlanmasının bu hızla
devam etmesi ekonomiyi dış şoklara açık hale getiriyor. Özel kesimin
dış borçlarındaki tek olumlu gelişme kısa vadeli dış borçların
oranının yüzde 33'e gerilemiş olması.
Geçmişimizin en önemli tartışma konusu kamu kesimi borçlarıydı.
Önümüzdeki dönemde tartışacağımız konu ise özel kesimin borçları
olacak gibi görünüyor.
Mahfi Eğilmez
|