| 
            Kapitalizm İçin Sorun 
		Küresel, Çözüm Yerel…
		Amerika’nın mali piyasalarında patlayan ve dünyaya yayılan dev bunalım her 
boyutu ile uzmanlar tarafından tartışılıyor. 
 - Kimilerine göre dünya ekonomileri ve uluslararası piyasalar, “hiçbir şekilde 
artık eskisi gibi olmayacak”. Bunu vurgulayanlar, yeni önlemlerin ve 
düzenlemelerin eskisinden oldukça (veya çok) farklı bir yapı göstereceğini 
söylüyorlar. Bilinçaltı, “göstermesi gerektiğini düşünüyorlar”.
 
 - İşi daha da somuta indirgeyenler, Amerika’daki “düzensiz ve kuralsız çalışan” 
mali piyasaların yeni düzenlemelerle, “denetim altına alınması gerektiğini” öne 
sürüyorlar.
 
 - Bazıları ise mali piyasalardaki düzensizliğin ve kuralsızlığın kurallara 
bağlanmasının sorunu çözemeyeceğine, mali piyasalar dışında da yeni denetim 
mekanizmalarının kurulması gerekliliğine inanıyorlar.
 
 Bu grupta yer alan uzmanlar, “kapitalist düzenin ve piyasanın” önderliğini ve 
egemenliğini esas alan çevrelerdir. “Vahşi kapitalizmi biraz uysallaştırırsak 
işler yine eskisi gibi işleyecektir” düşüncesindeler.
 
 
 Biraz farklı bakanlar…
 
 Ancak bununla yetinmeyen kapitalist ve piyasacı çevreler de var. Esas güdücü ve 
egemen güç piyasa bile olsa, “sosyal yaklaşımlarla biraz daha terbiye edilmesi 
gerektiği” düşüncesindeler. Altyapı, eğitim ve sağlık gibi alanlarda “devletin 
piyasaya destek sağlamasını istiyorlar”.
 
 Kapitalist piyasa düzeninin Batı içinde yaratacağı krizlerle, “kapitalist 
dünyada iç sorunların büyümesinden korkanlar” bir adım daha atıyorlar. Bir 
anlamda, kapitalist piyasa düzeninin çökmemesini, devletin omuz vermesine 
bağlamak istiyorlar. Böylelikle piyasa kazandırırken oligarşinin elde 
ettiklerini, kaybettirirken “halka ödetiyorlar”.
 
 Ben bunları, “Batı kapitalizminin piyasacı sosyal demokratları” olarak görüyorum.
 
 Yukarıdaki grupların hepsi de “kapitalist piyasanın egemenliğini” 
benimsemişlerdir. “Analizlerde, açıklanmamış bir boşluk ya da eksiklik” 
bulunuyor.
 
 
 Küresel egemenliğin yürümesi için…
 
 Batı’daki kapitalist piyasa düzenine krizler karşısında çözüm arayan bu görüş 
sahipleri, Batı kapitalist piyasalarının küresel zararlarını azgelişmiş dünya 
karşısındaki “sömürgeci konumunu” göz ardı ederek düzenlemeler öneriyorlar.
 
 Afrika’nın, Asya’nın, Güney Amerika’nın Batı kapitalizmindeki kriz yüzünden 
karşı karşıya bulunduğu dev sorunlara çözüm arıyorlar. Krize karşı önlemleri 
adeta “kapitalizmin iç meselesi olarak görüyorlar”.
 
 Öne sürdükleri öneriler, kapitalizmin tek yanlı egemenliğinin korunmasına, 
güçlendirilmesine yönelik. Sorunlara 6.5 milyar insanın refahı ve mutluluğu 
açısından bakmıyorlar.
 
 Onlar için önlemler “mevcut tek yanlı düzenin çökmeden sürdürülmesi” için 
gerekiyor.
 
 Sonuçları itibarıyla, kesinlikle küresel bir çözüm değil. “Batı kapitalizminin 
ayakta kalabilmesi için” yapılan değerlendirmeler bunlar.
 
 
 Tartışılması gereken…
 
 Batı kapitalizminde çöken piyasalar sonrasında şunların sorgulanması gerekmez 
mi:
 
 - Sadece ABD ve AB’nin değil tüm dünya devletlerinin katılımı ile, Birleşmiş 
Milletler şemsiyesi altında yeni ekonomik yapılanmaların (ve düzenin) 
tartışılması ve kararların alınması.
 
 - 6.5 milyar insanın yüzde 70’inin açlık sınırı yakınlarında dolaştığı göz önüne 
alındığında ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların birlikte değerlendirildiği 
bir düzenin araştırılması.
 
 Oysa tartışılan nedir? ABD’nin mali piyasaları fazla başıboş, bunların denetim 
altına alınması nasıl gerçekleşecek? Konuşulanın yüzde 90’ı bunun etrafında 
dolaşıyor.
 
 6.5 milyar insanın büyük çoğunluğu zaten bu bozuk düzen yüzünden eziliyor. Hele 
küreselleşme arttıktan sonra azgelişmiş ülkelerde sorunlar daha da derinleşti. 
Şimdi kimileri, “bozuk küresel düzenin (düzensizliğin) çökmemesi için” önlem 
arayışı içinde.
 
 Sorun, ABD’nin mali piyasalarının düzenlenmesi değildir; Batı kapitalizminin 
oluşturduğu sömürgeci yapının değiştirilmesidir. Yapılan öneriler bunu 
değiştirmeye değil sağlamlaştırmaya yöneliktir.
 
 Keynes’çiliğin diğerinden farkı, “sistemi devlet müdahaleleri ile ayakta tutmaya 
çalışmasıdır”, hepsi bu…
 
 
 Prof. Erol Manisali
 
 
 |