| 
            Stagflasyon 
		ya da SlumpflasyonEkonomiler büyüme ve enflasyonla ilişkilerine göre 
dörde ayrılırlar:
 (1) Bir ekonomi sıfır enflasyonla büyüyorsa orada enflasyonsuz 
büyüme geçerlidir.
 (2) Bir ekonomide hem reel büyüme hem de enflasyon varsa 
enflasyonlu büyüme söz konusu demektir.
 (3) Bir ekonomide reel büyüme sıfır ya 
da sıfıra yakın iken enflasyon varsa stagflasyon durumu geçerlidir.
 (4) Bir 
ekonomide GSYH reel olarak küçülürken enflasyon da ortaya çıkıyorsa o ekonomi 
slumpflasyon ile karşı karşıyadır.
 
 Yukarıda sıraladığım örneklerden ilkine yakın geçmişte Japonya'da rastlandı. 
Japon ekonomisi geçtiğimiz yılların bazılarında sıfır enflasyona karşın sıfırın 
biraz üstünde reel büyüme gerçekleştirdi. İdeal durum, düşük bir enflasyon olsa 
bile mümkün mertebe yüksek büyümeyi sağlayan denge hali olduğu için Japonya'nın 
durumu tercih edilen bir denge değildi.
 
 İkinci örnek yani enflasyonlu büyüme durumu dünyada en çok rastlanan denge 
halidir. Türkiye uzun yıllardır böyle bir denge içinde bulunuyor. Son altı yılda 
bir yandan yüzde 6.6 dolayında büyürken bir yandan yüzde 13 dolayında ortalama 
enflasyon yaşadık.
 
 Üçüncü durum yani stagflasyon da oldukça sık rastlanan bir denge halini ifade 
eder. Stagflasyon iki ayrı sözcüğün birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir sözcük. 
İlk bölümü durgunluk anlamına gelen stagnation'dan, ikinci bölümü de 
enflasyondan alınmış bulunuyor. Durgunluk içinde enflasyon anlamına geliyor. 
Yani reel ekonomik büyüme olmaksızın fiyatların artmaya devam etmesi halini ya 
da GSYH'nın nominal olarak büyümesine karşılık reel olarak büyümemesi halini 
ifade ediyor.
 Türkiye, stagflasyon benzeri ekonomik koşullarla geçmişte birkaç 
kez karşılaştı. Bunlardan birisi 1991 yılıdır. 1990 yılı GSYH'mız cari 
fiyatlarla 397.2 milyar TL idi (152 milyar dolar.) 1991 yılı ekonomik büyümemiz 
yüzde 0.4, enflasyonumuz yüzde 71, GSYH'mız 634.4 milyar TL (151.8 milyar dolar) 
olmuştu. Yani ekonomi büyümemiş, buna karşılık enflasyon yüzde 71'lere geldiği 
için, dolar cinsinden değişmeyen GSYH, TL cinsinden büyümüş görünüyordu.
 
 Dördüncü durum yani slumpflasyon sık rastlanmamakla birlikte ekonomik dengenin (ya 
da dengesizliğin) en korkutucu halidir. Slumpflasyon da stagflasyon gibi iki 
sözcükten oluşuyor. Slump; batma, çökme anlamına geliyor. Enflasyonla 
birleştirildiğinde çöküş içinde enflasyon gibi bir anlam çıkıyor. Yani ekonomi 
küçüldüğü halde enflasyon olgusunun varlığını ifade ediyor. Dünya çapında en 
bilinen örneği 1929 büyük bunalımıdır.
 Türkiye ekonomisi de geçmişte 
slumpflasyonla birkaç kez karşılaştı. En yakın olanı 2001 krizi sonucunda 
yaşanan krizdir. Cari fiyatlarla GSYH'mız 2000 yılında 166.7 milyar YTL, sabit 
fiyatlarla 72.4 milyar YTL idi. Buna karşılık 2001 yılında yüzde 50'nin 
üzerindeki enflasyona eşlik eden yüzde 5.7'lik bir küçülme yaşayan ekonomide 
GSYH cari fiyatlarla 240.2 milyar YTL, sabit fiyatlarla 68.3 milyar YTL olmuştu. 
Yani nominal olarak büyümüş görünen Türkiye reel olarak küçülmüştü.
 
 Eğer IMF'nin tahmini olan yüzde 0.5'lik büyüme ve yüzde 3.2'lik enflasyon 
gerçekleşirse bugün ABD'nin içinde ilerlediği duruma en uygun tanım stagflasyona 
gidiş halidir. Eğer daha kötümser olanların tahmini gerçekleşir de ABD ekonomisi 
eksi büyüme ile karşılaşırsa içine gireceği durum slumpflasyon olur.
 
 Türkiye'nin içinde bulunduğu durum enflasyonlu büyüme durumudur. Eğer büyümemiz 
sıfıra yaklaşırsa o zaman stagflasyondan, eksiye dönerse slumpflasyondan söz 
etmek mümkündür. Bugünkü görünümü ile Türkiye stagflasyona veya slumpflasyona 
yakın görünmemektedir. Buna karşılık cari açığın bu kadar büyük olduğu ve 
küresel sıkıntılar nedeniyle finansmanın zorlanmaya başladığı bir ortamda bu iki 
durumla da karşılaşmak olası olduğu için IMF ile programı sürdürmek bugün 
dünkünden çok daha önemlidir.
 
			Mahfi Eğilmez 
 |