| 
			Ya Batı’nın 
			saltanatı, ya G-20’nin başarısıÖnümüzdeki hafta gözler 
			Londra’da yapılacak olan G-20 Zirvesi’ne çevrilecek. Başbakan 
			Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu G-20 ülkeleri liderlerinin, halen 
			yaşanmakta olan krize ve diğer küresel sorunlara karşı etkili 
			küresel çözümlerin yolunu açabileceğini düşünenler de var, bu görüşe 
			katılmayan ve G-20’nin küresel sorunlara çözüm üretecek bir platform 
			oluşturamayacağını düşünenler de.Benim görebildiğim kadarıyla G-20’nin başarılı olabilmesi için, 
			toplantıya katılan tüm ülkelerin, kendi çıkarlarını ve 
			ayrıcalıklarını ikinci plana itip, küresel boyutta bir ortak payda 
			arayışına odaklanması gerekiyor.
 
				
				Batı’ya düşen rol Bu noktada en önemli rol de 200 yıldır küresel düzene yön vermiş 
				olan Batı’nın önde gelen ülkelerine düşüyor. Başta ABD olmak 
				üzere bu ülkeler, diğer G-20 ülkeleriyle dayanışma içinde, 
				küresel sorunlara gerçekten küresel çözümler bulma arayışında mı 
				olacaklar? Yoksa G-20 platformunu kullanarak kendi ayrıcalıklı 
				konumlarını sürdürme çabasında mı olacaklar? G-20’nin başarı 
				şansını bu tercih belirleyecek.
 G-20’nin etkili ve başarılı olması, Batı’nın günümüzün 
				gerçekleriyle yüzleşmeyi göze almasına bağlı. 2009’un dünyasına 
				baktığımızda nasıl bir tablo görüyoruz?
 -  Küreselleşme süreci ekonomik güç dengelerini değiştirmiş 
				durumda.
 -  Batı ülkeleri dünya ekonomisinin ancak yarısına doğrudan 
				hükmedebiliyor.
 -  Dünyadaki döviz rezervlerinin % 65’i Batı’nın kontrolünde 
				değil.
 -  Halen yaşanmakta olan kriz ABD’nin yönettiği küresel finans 
				sisteminde patlak verdi.
 -  Son 30 yıla damgasını vuran kökten piyasacı anlayış ve 
				Anglosakson patentli, finansa dayalı model krize yol açtı ve 
				gözden düştü.
 -  ABD’nin ve Batı’nın gücünü simgeleyen dev bankaların ve 
				sanayi kuruluşlarının birçoğu batma noktasına geldi.
 -  Buna karşılık kontrollü kapitalizmi uygulayan ve reel 
				ekonomiye öncelik tanıyan Çin ve Hindistan gibi ülkeler başarılı 
				oldu.
 Batı’nın önde gelen ülkeleri bu tabloya bakarak gerçekçi bir 
				değerlendirme yapabilirlerse, şimdi gelinen noktada eski 
				ayrıcalıklarını korumaktan vazgeçip, diğer G-20 ülkelerinin de 
				söz sahibi olduğu bir küresel düzenin oluşumuna katkıda 
				bulunmanın en geçerli davranış olacağı sonucuna varabilirler. 
				Batı, küresel saltanatını sürdüremeyeceğini kabul edip bu yola 
				girerse G-20’nin başarılı olma şansı artar.
 Eğer bunun tersi olur ve Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın 
				ifadesiyle, “Krizi çıkartan mavi gözlü beyaz adam” küresel 
				saltanatını sürdürme hevesini gemleyemezse G-20 havanda su 
				dövmekten öteye gidemez.
 
				Doların tahtı tehlikede mi?
 Geçen haftanın en dikkate değer gelişmelerinden biri, Çin Merkez 
				Bankası Başkanı Zhou Xiaochuan’ın, ABD dolarını küresel sistemin 
				hâkim rezerv parası olmaktan çıkartacak bir öneriyi gündeme 
				getirmesi oldu. Rusya da, doların yerini alacak bir küresel para 
				biriminin yaratılması için uluslararası bir konferans 
				toplanmasını önerdi.
 Çin’in önerisi üzerine fikri sorulan ABD’nin çiçeği burnunda 
				Hazine Bakanı Tim Geithner, boş bulunup bu önerinin 
				tartışılabileceğini söyleyince dolar hızla değer kaybetmeye 
				başladı. Toyluğunun kurbanı olan Geithner hemen geri adım atarak 
				“Dolar güçlü bir paradır ve hâkim rezerv para olarak kalmaya 
				devam edecektir” açıklamasını yapmak zorunda kaldı. Geithner’in 
				açıklaması üzerine doların değer kaybı durdu.
 
 Oyunun açılış hamlesi
 Bütün bunlar önümüzdeki dönemde sahnede kalacak olan bir oyunun 
				açılış hamleleri. ABD’nin ve Avrupa’nın şimdi yaşanmakta olan 
				krizle ciddi biçimde sarsıldığı ve küresel ekonominin 
				tartışılmaz hâkimi olmaktan çıktığı bir dönemde, doların ve 
				euro’nun küresel sistemin rezerv parası olarak kalması sorun 
				yaratmaya başlıyor.
 
 Doların zafiyeti
 ABD’nin krizi aşmak ve kendi banka sistemini ayakta tutmak için 
				adeta sınırsız bir parasal genişlemeye gitmesi, doların 
				değerinin orta vadede korunamayacağı kuşkusunu yaratıyor. 
				Hanehalkından devlete kadar herkesin müthiş bir borç yükünün 
				altına girdiği ABD’de, bu yükün ancak enflasyonla 
				eritilebileceği tezinin tartışılması da doların geleceğine 
				ilişkin kuşkuları artırıyor.
 Çin ve Rusya gibi küresel ekonominin Batı dışındaki büyük 
				oyuncularının, bu ortamda dolara ve euro’ya alternatif 
				oluşturacak bir uluslararası para birimi arayışına girmesi pek 
				şaşırtıcı değil. Ancak bu arayışın yoğun tartışmalara yol 
				açacağı ve hiçbir ülkenin tekelinde olmayan bir küresel para 
				birimini oluşturmanın kolay olmayacağı da ortada.
 Yani hemen bir bankaya ya da döviz bürosuna koşup bütün 
				dolarlarınızı satmanız gerekmiyor ama çocuğunuza bırakacağınız 
				dolarlar ileride onu düş kırıklığına uğratabilir.
 
				Bilgi teknolojisinde sınıfta kaldık
  Davos toplantılarını düzenleyen Dünya Ekonomik Forumu’nun 
				2008-2009 Küresel Bilgi Teknolojisi Raporu geçen hafta 
				yayınlandı. Bu yıl 134 ülkenin verileri esas alınarak hazırlanan 
				raporda, Türkiye küresel sıralamada geçen yıla göre 6 sıra daha 
				gerileyerek 61. sıraya düşmüş görünüyor. Türkiye 2007-2008 
				raporunda 127 ülke arasında 55., 2006-2007 raporunda ise 122 
				ülke arasında 52. sıradaydı.
 Dünya Ekonomik Forumu’nun www.weforum.org adresinden 
				erişilebilen rapordaki sıralama, birçok değişkenden 
				yararlanılarak hesaplanan “Networked Readiness” (Ağ Toplumuna 
				Hazır olma derecesi) endeksine göre yapılıyor. Türkiye’nin 
				endeks oluşturulurken kullanılan bazı değişkenlerde çok alt 
				sıralarda yer aldığı görülüyor.
 Türkiye, “vergi yükünün etkisi” sıralamasında 134 ülke arasında 
				123. sırada, “basın özgürlüğü” sıralamasında 106. sırada, 
				“hükümetin BT ürünleri alımına verdiği öncelik” sıralamasında 
				106. sırada, “ileri teknoloji ürünleri ihracatının ihracattaki 
				payı” sıralamasında 93. sırada, “fikri mülkiyet haklarının 
				korunması” sıralamasında 93. sırada, “eğitim harcamalarının 
				milli gelirdeki payı” sıralamasında 90. sırada yer alıyor.
 Osman Ulagay 
 |