Çelişkiler

 

 

Home ] Up ] TACS Yetkinlikleri ] Yetkinlik Merkezi ] Ortaklar ] TACS Hakkında ] Görüşler ] İçerik ] TACS'da Ara ]

 

 

Yuzde Bir ] [ Çelişkiler ] Neredeyiz? ] Borçlar ] Faiz ] RTE ] Milli Gelir ] 2008 ] 2009 ] Stagflasyon ] G-20 ] Washington ] Piyasa ] Öngörü ] 2050 ] Holdingler ] Dersler ] LE ] Borsa ] Toplumculuk ] Çözüm ] Gelişim ] IMF ] Kapitalizm ] BE ] Üretim ] Pardus ] DYSG ] Gümrük ] Konut ] Turizm ] TSK 500 ]

 

 

 

Up

Türkiye Çelişkileri

   
   

 

   
   
Türkiye ekonomisi son dört yılda yakaladığı % 7.8'lik ortalama büyüme hızıyla, 1923'ten bu yana geçen dönemin % 4.9'luk büyüme ortalamasının çok üstünde bir performansla ekonomisini büyütmeyi başarmış bulunuyor. Buna karşılık 2001'de % 8.4 olan işsizlik oranı 2005'te % 10.3 olarak gerçekleşmiş durumda. Yani son dört yılda büyüme rekorları kıran Türkiye, işsizliği azaltmak bir yana artırmış. Verimlilik artışı bir açıklama yolu olsa da son dört yılda % 7.8 ortalama büyüme hızı yakalamış gelişme yolundaki bir ülkede işsizlik oranının azalmayıp artması Türkiye ekonomisinin ilk çelişkisi.

Türkiye, yüksek büyüme hızının yanına bir de sabitleşmiş dalgalı kuru eklediği için hızla zenginleşiyor. 2000'lere 200 milyar dolarlık GSMH ve 3 bin dolarlık kişi başına GSMH ile giren Türkiye, şimdilerde 360 milyar dolarlık GSMH ve 5 bin dolarlık kişi başına GSMH'nin keyfini çıkarıyor. Bu rakamlar bize toplumun zenginliğinin son yıllarda neredeyse iki kat arttığını söylüyor. Buna karşılık oldukça bozuk olan gelir dağılımında pek bir düzelme görülmüyor. Gelir dağılımının adil olup olmadığını ölçmede kullanılan Gini Katsayısı 0.40'lardan aşağı inemediği için Türkiye bir türlü dünyada en bozuk gelir dağılımına sahip ülkeler arasından çıkamıyor. Bunu doğrulayan bir başka gösterge olarak Dünya Bankası'nın fakirlik araştırmaları Türkiye'de her 100 kişiden 25'inin günde iki doların altında gelire sahip olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye ekonomisinin ikinci çelişkisi burada saklı: Toplum zenginleşiyor ama gelir dağılımı düzelmediği için fakirlerin sayısı azalmıyor.
 
Tablo 1: Ülkelere Göre 2005 Toplam ve Kisi Basi (KB) GSYIH Dagilimi
  GSYIH (Milyar $) KB-GSYIH (Bin $)
ABD 12500 36.599
Japonya 4600 35.787
Almanya 2800 33.929
Cin 2200 1.703
Ingiltere 2200  
Fransa 2100  
Italya 1800  
Kanada 1100  
Ispanya 1100  
Brezilya 793  
G.Kore 793  
Hindistan 775  
Meksika 768  
Rusya 766  
Avustralya 708  
Hollanda 625  
Belcika 372  
Isvicre 368 50.524
Turkiye 362 5.064
Isvec 359  
     

Türkiye son yıllarda yakaladığı bir ivmeyle iç dengesini düzeltiyor. Öteden beri en önemli sorunlardan biri olan bütçe açıkları (BA) giderek kapanıyor. 2000'li yıllara %10'luk BA/GSMH oranıyla giren Türkiye, 2005 yılında bunu %2'lere gerileterek Maastricht Kriteri'ni yakaladı. Bu gelişme Türkiye'nin mali disiplini sağlaması açısından çok önemli. Geçmişte Türkiye'nin sorunu bütçe açığının finansmanı idi. Bu sorun artık önemini kaybetmeye başlamış görünüyor. Buna karşılık 2000'lere %2'ye yakın CA/GSMH oranıyla giren Türkiye, bu oranı şimdilerde % 6.5'lere çıkarmış ve bu kez dış dengeyi ve onun finansmanını sorun haline getirmiş durumda. Türkiye ekonomisinin üçüncü önemli çelişkisi buradan kaynaklanıyor: Geçmişte bütçe açıkları dış denge sorununa yol açardı, şimdilerde dış denge sorununun dönüp bütçe açığına ya da iç denge sorununa yol açıp açmayacağı tartışılıyor.

Türkiye'de kamu kesimi dış borç stoku gerilemeye başladı. 2004'te 74 milyar dolara ulaşmış bulunan kamu kesimi dış borç stoku 2005'te 65 milyar dolara indi. Geçmişte dış borçlanmada disiplinsiz davranan ve bu disiplinsizliği özel kesim tarafından eleştirilen kamu kesimi sonunda bu disiplini yakalamış görünüyor. Buna karşılık özel kesim dış borç stoku hızla artmaya başladı. 2004'te 67 milyar dolar olan özel kesim dış borç stoku 2005 sonunda 87 milyar dolar düzeyine kadar yükselmiş bulunuyor. Yani bu kez geçmişte kamu kesimini suçlayan özel kesim disiplini elden bırakmış görünüyor. Kamu kesimi, borçlanma disiplinini acı deneyimler yaşayarak öğrenmiş gibi dururken özel kesim geçmişte yaşadığı benzer acı deneyimlere karşın parite düşüklüğünden yararlanmak uğruna bu disiplinden uzaklaşarak hızla dış borç stokunu artırıyor. Dördüncü çelişki burada: Öteden beri sorunun kaynağı olarak takdim edilen kamu kesimi kendi dış borç stokunu düşürdüğü halde Türkiye'nin dış borç stoku artmaya devam ediyor.

Türkiye'de özel kesim giderek güçleniyor. Ne var ki özel kesim kuruluşları ve özelleştirilen kamu kuruluşları yabancılar tarafından alınıyor. Beşinci çelişki burada: Güçlenen özel kesim, malına, güçsüz olduğu dönemdeki kadar sahip çıkamıyor.

Türkiye ekonomisinin geleceğine bu çelişkiler damga vuracak.


Dr. Mahfi Eğilmez
   
   
   
 

TACS

 

 
 
   

 

Home ] Up ] TACS Yetkinlikleri ] Yetkinlik Merkezi ] Ortaklar ] TACS Hakkında ] Görüşler ] İçerik ] TACS'da Ara ]

Yuzde Bir ] [ Çelişkiler ] Neredeyiz? ] Borçlar ] Faiz ] RTE ] Milli Gelir ] 2008 ] 2009 ] Stagflasyon ] G-20 ] Washington ] Piyasa ] Öngörü ] 2050 ] Holdingler ] Dersler ] LE ] Borsa ] Toplumculuk ] Çözüm ] Gelişim ] IMF ] Kapitalizm ] BE ] Üretim ] Pardus ] DYSG ] Gümrük ] Konut ] Turizm ] TSK 500 ]

 

 

 

 

The Best Networks Start with the Best Consultants - TACS

 

 

Copyright © 2022 TACS
Last modified: August 27, 2023